Bu ülkenin tabu konularından birisi de avdır. Avcı lobisi o kadar güçlüdür ki, av karşıtları seslerini duyurma şansı pek bulamazlar.

Gazetelerde avı sorgulayan yazarlar anında kitlesel tepkiye maruz kalırlar. Televizyonlarda yaylım ateşi başlar. Her kim avdan şikâyetçi olursa anında “hobi düşmanı” ya da “kıytırık çevreci” ilan edilir.

Zaten gazeteler de av hakkında eleştirel şeyler yazmakta pek istekli davranmazlar. Editörler genellikle “haydi rastgele” başlığıyla renkli av haritaları yayınlamayı tercih ederler.

Politikacılar her konuda sert üslup takınırlar; hatta lafta savaş bile ilan ederler ama av lobisini asla karşılarına almazlar. Avdan kaynaklanan sorunları görmezden gelip hep avcıların sorunlarına odaklanırlar.

Memlekette öyle avcı yanlısı bir hava eser ki, evlerin damlarına saçma yağmasını bile tartışan çıkmaz. Ülkede yaşam alanları hızla genişliyor. Düne kadar “köy dışı” veya “şehir dışı” sayılan yerler şimdi ev ve site dolu.

Fakat yerleşim yerleri genişledikçe av bölgeleri de genişliyor. Bir yanda ellerinde tüfeklerle etrafta dolaşan kamuflajlı adamlar; diğer yanda evler... Ev sahipleri için pazar günleri dışarı çıkmak adeta yasak. Herkes kulağını tıkayıp, dizini kırarak dört duvar arasına tıkılmak zorunda.

İletişimde “Suskunluk Sarmalı” diye bir model vardır. Bu modele göre insanlar, özellikle medyada yaygın olarak temsil edilen görüşleri “çoğunluğun fikri” sayarlar; bu görüşten farklı düşünmeleri halinde, dışlanma korkusuyla sessizliğe gömülürler; hatta kalabalık ortamlarda, çoğunluğa mensupmuş gibi davranırlar.

Buna göre normalde toplumsal yaygınlığı çok az olan bazı görüşler, toplumun geneli tarafından çok güçlü sanılabilir. İşte “sessiz çoğunluk” denilen şeyin kaynağı bu yanılgıdır. Gerçekte çoğunluk olanlar, kendilerini azınlık zannettikleri için susarlar ve görünmezleşirler.

Meğer bizde avla ilgili olarak oluşan daimi kamuoyu, suskunluk sarmalının eseriymiş. “Ülkede binlerce avcı var” ve “her evde en az bir tüfek bulunur” türü yaklaşımlardan beslenen “avın toplumsal tabanı çok güçlüdür” algısı abartılıymış.

KADEM anketine göre ülkede yaşayan insanların yüzde 76’sı avla ilgili rahatsızlığı var. Yüz kişiden 41’i “av tamamen yasaklansın” görüşünde. İşte koca bir “sessiz çoğunluk...”

Yüz kişiden 35’i av günlerinin ve av bölgelerinin azaltılmasını istiyor.

Her dönem Meclis’te ve medyada kendine destek bulan “av alanları artırılsın” lobisinin toplumsal desteği sadece yüzde 8... Hanelerin yüzde 73’ünde avcı yok...

Av lobisi, ülkedeki en çevreci kesimin kendileri olduğunu iddia eder. Anket sonucu bu iddiayı da çürütüyor. Hayatı boyunca çevreci bir faaliyete katılmayan avcı oranı yüzde 63. Avcıların yarıdan fazlası attığı fişekleri bile toplamıyor.

Anket, dokunulmazlık talep eden av lobisinin etkisi altındaki medya ve siyaset dünyasına yepyeni şeyler söylüyor... Kamuflajı çıkarma vakti geldi...

- - - - -