Trafikte tonlarca ağırlığında bir aracın başında olmak, sadece direksiyon başında olmak değil, sorumluluğun da tam merkezinde durmaktır. Tır şoförlüğü, yalnızca yük taşımak değil; aynı zamanda onlarca, belki yüzlerce insanın hayatını da bir noktadan bir noktaya güvenle ulaştırmaktır. Ancak bu görevin ciddiyeti bazen unutuluyor. Ve işte o unutuluş, bir anlık dalgınlık ya da bilinçli bir ihmal; tüm ülkeyi yasa boğacak kazalara neden olabiliyor.

Tır, sıradan bir araç değildir. Frene basma süresi daha uzundur, manevra kabiliyeti sınırlıdır, çarpma etkisi ise yıkıcıdır.

Bu yüzden bir tır şoförünün dikkatsizliği, otomobil şoförününkinden çok daha büyük sonuçlar doğurur.

Uyumadan direksiyon başına geçmek, hız sınırını aşmak, yükü dengesiz taşımak, telefonu kurcalamak, alkollü ya da yorgun araç kullanmak… Bu ihmaller bir otomobilin hatasıyla belki sadece kendi şoförünü etkiler. Ama tır söz konusu olduğunda sonuç çoğu zaman katliam olur.

Bazı hatalar sadece “hata” değildir. Bazıları zincirleme bir yıkımın ilk halkasıdır. Söz konusu toplumsal sorumluluk olduğunda, bir kişinin ihmalinin ya da umursamazlığının bedelini çoğu zaman hiç suçu olmayan onlarca, hatta yüzlerce insan öder. Üstelik bu bedel sadece maddi değil; can, umut, güven ve gelecektir.

Bir doktorun yorgun olduğu halde sorumluluğunu başkasına devretmeden ameliyata girmesi…

Bir sürücünün alkollü halde direksiyon başına geçmesi…

Bir yöneticinin yangın merdiveni olmayan binaya ruhsat vermesi…

Bir müteahhidin çaldığı demir…

Bir zabıtanın görmezden geldiği ihlal…

Ve bunun gibi bir çok şey.  Bu örneklerin hiçbiri tekil bir “hata” değildir. Bunlar, başka hayatları doğrudan etkileyen sorumsuzluklardır. Sayılar Değil İnsanlar Ölüyor!!!

Depremlerde yıkılan binalar, hep “mühendis hatası” diye geçiştiriliyor. Ama o hata kaç çocuğun üzerine çöküyor? Kaç annenin mezar başında “bir kişi sorumlu olsaydı belki evladım yaşıyor olacaktı” dediğini kim Sorumluluğunu yerine getirmeyen biri. Ve onun zincirleme ihlali. Bir kişi kurallara uymayınca, bir kişi işini iyi yapmayınca, bir kişi “bana ne” deyince olan hep başkalarına oluyor. “Benim Küçük Hatalarım” Dediğiniz Şeyler, Başkalarının Son Nefesi Olabilir

Sorumsuzluk sadece bireysel bir zayıflık değil; toplumda yankı bulan bir virüstür. Sessiz yayılır, görünmez gibi davranır, ama en sonunda bir yerde patlar. Ve olan hep masumlara olur. Çünkü bir kişi kuralları umursamazken, başka biri o kurallara güvenerek hayatını teslim eder.

Bir kimsenin “küçük bir ihmaldi” deme lüksü kalmadı. Çünkü o küçük ihmal, birinin hayatıydı. Ve o hayat, geri gelmiyor.