Bir ülke düşünün…
Turizmiyle, sahilleriyle, huzurlu yaşamıyla anılsın isteriz.
Ama ne yazık ki artık ülkemiz kötü anılan bazı şeylerle bambaşka:
Adam kaçırmalar, sokak ortasında dayaklar, darp, tehdit ve cezasızlık.
Evet, yanlış duymadınız. Kıbrıs’ta artık insanlar alıkonuluyor, arabaya zorla bindiriliyor, ıssız yerlere götürülüp darp ediliyor. Sebebi bazen para, bazen alacak-verecek, bazen kıskançlık, bazen ise sadece “güç gösterisi.”
Üstelik bu olaylar münferit olmaktan çıktı. Göz göre göre işleniyor, bazıları sosyal medyada bile ifşa ediliyor. Ama sonuç?
Korkunç bir sessizlik.
Korkuyu normalleştiren bir düzen kuruluyor.
Kıbrıs, uzun yıllar boyunca küçük ve güvenli bir ada olarak bilinirdi. İnsanlar “gece kapımızı kilitlemeyiz” derdi.
Ama artık ne kapı ne pencere güven veriyor.
Çünkü adam kaçıranlar ya tutuksuz yargılanıyor ya da 2-3 gün sonra serbest bırakılıyor.
Bu, “Yaparsın bir şey, nasılsa kurtulursun” düzeninin ta kendisidir.
İşte bu düzende yaşayan her birey, yarının kurbanı olma potansiyeli taşıyor.
Kaçırmak, Darp Etmek… Devlet Nerede?
Sormamız gereken çok net bir soru var:
Bir insanı kaçırmak, zorla bir araca bindirip darp etmek hangi cezanın karşılığı olmalı?
Bu suçların adı “kasten adam kaçırma” ve “kasten yaralama”dır.
Ama uygulamada, bu suçlar çoğu zaman hafifletiliyor, “karşılıklı tartışma” gibi gösteriliyor ya da dosya kapatılıyor.
Bu da şunu gösteriyor: Suç işlemek değil, suçtan kurtulmak kolay.
Mağdurlar Sustukça Suçlular Cesaretleniyor.
Kaçırılan insanlar çoğu zaman korkudan konuşamıyor. Darp edilenler utanıyor, susturuluyor ya da “daha beterini yaşarım” diye çekiniyor.
Ama bu suskunluk, suçlulara cesaret veriyor.Sessiz kaldıkça sıra başkasına geliyor.
Bir Ada Devleti Sessizliğe Gömülmemeli
Kıbrıs küçük olabilir, ama sorunları büyük.
Küçük bir yerde suçun gizlenmesi daha zordur ama cesaretle üzerine gidilmezse, yayılması da çok daha hızlı olur.
Her kaçırma, her darp olayı sadece bireysel değil, toplumsal bir çöküşü gösterir.
Çünkü adaletin olmadığı yerde korku büyür.
Devlet, bireyin yanında olmak zorundadır. Suç işleyenlerin değil, hakkı gasp edilenlerin arkasında durmalıdır.
Bu Ada Sessizliğe Mahkûm Edilemez
Kıbrıs’ta adam kaçıranlar, darp edenler, insanları sindirmeye çalışanlar yalnızca bireylere değil, hepimize saldırıyor.
Çünkü korku bulaşıcıdır.
Ama bilin ki, cesaret de bulaşıcıdır.
Hukukun, vicdanın, güvenliğin hâkim olduğu bir Kıbrıs için artık susulmamalı.
Gerekirse sokakta, gerekirse sosyal medyada, gerekirse mahkeme salonlarında hep bir ağızdan bağırılmalı.
“ADAM KAÇIRANLARIN DEĞİL, ADALETİN ÜLKESİ OLMAK İSTİYORUZ!”