Doğada bizimle birlikte var olan sayısız canlı türü, kendi yaşam döngülerini sessizce sürdürmeye çalışıyor. Konuşma yetisine sahip olmayan, kendini sözcüklerle ifade edemeyen bu canlılara genelde “dilsiz” denir. Fakat dilsiz olmak, hissiz olmak demek değildir. Hayvanlar acıyı hisseder, korkarlar, sevinirler, bağ kurarlar. Ancak ne yazık ki insanlık, yüzyıllardır bu sessizliği istismar etti. Bu yüzden artık açıkça ve yüksek sesle söylemeliyiz: Dilsiz canlıları rahat bırakın.
Dilsizlik, savunmasızlık demek değildir.
Bir canlının konuşamıyor olması, onun haklarının yok sayılabileceği anlamına gelmez. Hayvanlar da yaşam hakkına sahiptir. Doğada bir denge içinde var olan bu canlılar, insanoğlunun çıkarları uğruna işkenceye, istismara ve ölüme maruz kalıyor. Barınaklarda bakımsızlıktan ölen köpekler, sokakta açlıktan kıvranan kediler, bazı insanlık dışı durumlara maruz kalan eşekler, dövüştürülen horozlar. Liste ne yazık ki çok uzun.
Empati kurmak zorundayız.
İnsan olmanın en temel erdemlerinden biri empati kurabilmektir. Kendi dilimizle konuşmayan bir canlının gözlerine bakıp onun acısını hissedebilmek, gerçek bir insanlık ölçüsüdür. Eğer biz daha güçsüz olanı korumuyorsak, bu güç ne işe yarar? Dilsiz bir hayvan bir taşın altında inliyor olabilir; bir köpek açlıktan yüzünüze öylece bakabilir. Onun sesini duymak, bir vicdan meselesidir.
Hayvan hakları, insanlık onurudur. Bugün bir hayvana eziyet eden kişi, yarın bir insana da zarar verebilir. Araştırmalar, hayvana şiddet gösteren bireylerin çoğunlukla toplumda başka şiddet olaylarına da karıştığını ortaya koyuyor. Hayvanlara karşı duyarlı bir toplum, aynı zamanda şiddetin azaldığı, empati ve merhametin güçlendiği bir toplumdur.
Dilsiz canlılar bizimle aynı dünyayı paylaşıyor. Onlara acı çektirme hakkımız yok. Konuşamasalar da onların da bir dili var: Bakışları, duruşları, korkuları ve sevgileri. Biz o dili anlamayı öğrenmek zorundayız. Çünkü gerçek medeniyet, en savunmasız olana gösterdiğimiz saygıyla ölçülür.
DİLSİZ CANLILARI RAHAT BIRAKIN.
ÇÜNKÜ ONLAR DA YAŞAMAK İSTİYOR…