Geçici hükümetin Bakanlık dağılımıyla birlikte, kimlerin Bakan olacağı da belirlendikten sonra;

Başbakan Dr. Sibel Siber bugün görevine başlamış olacak...

Tanrı yardımcısı olsun...

Geçtiğimiz günkü yazımda;

Sibel Hanım’ın sahip olduğu meziyetleri, örnek siyasi duruşu ile bu göreve layık, insan odaklı bir siyasetçi, ilke ve prensip sahibi bir şahsiyet olduğunun altını çizerek belirtmiştim.

Bunun yanında çok çetrefilli bir dönemde;

Üstelik, UBP kurultayından kalan “rövanşist” duyguların bu hükümete “destek” veren CTP dışındaki partileri sarmalına aldığı koşullarda çok zor bir görevi omuzladığına da dikkat çekmiştim.

Ayrıca köklü bir siyasi geçmişe sahip, demokratik mücadele geleneği ve deneyimlerle yoğrulmuş, statüko karşıtı CTP’den seçilmiş olmasının da;

Başbakan Dr. Sibel Siber için önemli bir avantaj teşkil ettiği de bir gerçek...

Bu bakımdan Sibel Hanım’ın ve geçici hükümete katkı koyan CTP’nin özellikle dikkat etmesi gereken husus;

UBP’deki güç kavgasından kalan birtakım “rövanşist hezeyanları” sergileme olasılığı yüksek olan “diğerlerinin”;

Geçici hükümeti sekteye uğratacak ölçüde gözlerini karartıp, geçmiş hükümetten bir şekilde “intikam alma” odaklı ve malum “güç odağının” teşvikiyle(!) hareket edip, bir çuval inciri her an berbat etme olasılığıdır.

Ki böyle bir durum;

Seçim öncesinde arzulanan huzurlu ve kazasız belasız geçiş sağlamakla yükümlü şu hükümetin, niteliğine uygun bir şekilde yapması gerekenleri de yapamamasına neden olabilecektir.

Çok açık ve net:

Bu hükümet bir yatırım hükümeti olmadığı gibi, bıraktık orta ve uzun vadeli projeleri, kısa vadeli proje dahi yapma imkanına sahip değildir şu çok kısıtlı zaman süreci ve seçim yasakları içerisinde...

İkincisi;

Bu hükümet bir “temiz eller” operasyonu türünden bir süreci başlatıp dosya sonuçlandırabilecek bir yapıya ve zamana da sahip değildir aynı nedenlerle...

Kaldı ki “temiz eller”, veya adına ne derseniz deyin “geçmişin hesabını sorma” babında bir inisiyatif;

Sadece bir önceki dönemi değil, özellikle UBP bağlamında konuşursak, İrsen Küçük öncesindeki çeyrek asırlık iktidar dönemini de kapsaması gereken boyutta büyük bir mesai ve enaz beş yıllık iktidar dönemi gerektiren bir hadisedir.

Ben yeni Başbakanımızın;

Birilerinin sırf “rövanşist duygularını” tatmin amacıyla, 45 günde sonuçlandırılması neredeyse imkansız ve tamamlanamayacağı aşikar olan bir sürece odaklanmak yerine;

O hesap sorma sürecinin 28 Temmuz seçimleri sonrasındaki döneme ait olduğunun bilinciyle;

Şu kısa sürecin aksaksız, güven telkin eden ve devlet mekanizmasının tarafsız çalıştırılması üzerine yoğunlaşılarak geçirilmesi gerektiğinin de farkında olduğuna inanıyorum.

Aksi takdirde;

İşler dönüp dolaşıp bugünkü hükümete “destek veren” DPUG adı altındaki bir partiye sığınanların da uzun süre görev yaptıkları geçmiş hükümetin kabinesine ve başta KTHY olmak üzere, LTB ve altına imza atılan pek çok uygulamaya da gelir dayanır ve bu hükümetin görev koşulları bağlamında içinden çıkılmaz hale gelir.

Hele ipin ucu çekildikçe UBP’de İrsen Küçük öncesi dönemin ipliğinin de ele gelecek olması durumun ne kadar hassas olduğunu da gözler önüne sermektedir.

Bu yüzden bir “temiz eller” veya “hesap sorma sürecinin”;

Bugün Meclise yansıyan iradenin artık son bulduğu ve yeni bir iradenin tesis edileceği 28 Temmuz’dan sonra “start” alması kaçınılmazdır ve bu satırların yazarı da, öteden beri hep vurguladığı gibi;

1974 sonrasının yağma, talan, vurgun ve ganimet düzeniyle, olduğu gibi şu insan odaklı olmayan rejimi kuranlardan hesap sorulması da aynı zamanda büyük bir siyasi ve toplumsal sorumluluktur.

Ve bu kapsamlı operasyonları başlatması gereken de 29 Temmuz sabahı ortaya çıkacak irade ve idare olmalıdır.

Örneğin sadece bir KHK dosyası bile belki de aylarca sürecek bir çalışmayı gerektirebilir.

Bundan dolayı kimse, kişisel hırs, ihtiras ve intikamcı yaklaşımlarla;

Huzur içinde atlatmamız gereken bu dönemi kendi hezeyanlarıyla berbat etmesin...

Başbakan Dr. Sibel Siber’in, şu 45 günlük sürenin, seçim üzerinde birilerinin lehine bir atmosfer ve propaganda vesilesi teşkil etmeyecek şekilde geçmesi için harcayacağı çabaların önünü kesmesin.

Rövanşizmin sarmalında, ta UBP kurultayından beridir “sağduyuyu unutanlara” da mevcut geçiş hükümetinin fonksiyonları bir kez daha hatırlatılmalı, özellikle medya kanalıyla pompalanacak olan yeni bir kavga ve kaos ortamına izin verilmemelidir.

...

Haa... Bu arada seçime kadar geçecek 45 günde vatandaşa hizmet bağlamında görevini aksatanlara, işleri serenlere ve bir “otorite boşluğu varsayılarak” ilan edilmemiş tatil ve siesta havasına girenlere de behemehal ve ivedilikle müdahale edilmelidir.

Ki bu geçiş hükümetinin başta gelen görevleri arasında bu da vardır.

Hemen bir örnek vereyim hazır konusu açılmışken...

Daha önce de pek çok kez yazdığım;

Kuzey Kıbrıs trafiğinin en tehlikeli ve insan yaşamına yönelik en büyük tehdidi oluşturan kavşaklarından biri olan Girne çevre yolundaki Zeytinlik kavşağındaki trafik sinyalizasyonu yine çalışmıyor ve bu yazı size ulaştığında;

Her gün neredeyse can pazarına dönüşme ihtimali hayli yüksek olan bu kavşaktaki trafik ışıklarına kimse “zahmet edip” müdahale etmiyor.

Buraya müdahale edip, vatandaşlarımızın canı avucunda yaşadıkları ölüm tehlikesini gidermesi gereken daire ise Karayolları Dairesi...

Söz konusu trafik ışıkları son kez bozulduğunda onca uyarılarımıza rağmen, neredeyse 15 gün insanlarımızın cehennem azabı yaşaması engellenememiş;

En sonunda Karayolları Dairesi “lütfedip”, çalışmayan sinyalizasyon nedeniyle ölüm-kalım kavşağı haline dönüşen çevre yolundaki Zeytinlik kavşağına müdahale edip, yarım saatte ışıkların tekrar çalışmasını sağlamıştı.

Sadece yarım saat... Ancak o yarım saat için iki hafta ölüm tehdidi yaşamıştı araçlarıyla çevre yoluna o kavşaktan çıkan vatandaşlarımız.

Ve bu yazıyı kaleme aldığım dün akşamın geç saatlerine kadar da Zeytinlik kavşağındaki sinyalizasyon hala çalışmıyordu.

Oysa her ikide birde ve hep aynı trafik ışığı direğine toslayan dikkatsiz sürücüler nedeniyle, oraya yeni bir direk dikilmesi gerekiyor ama o direk orada olmadan da sistemin çalışabildiğini tespit etmiş bulunuyorum ayrıca...

Dün ve ondan önceki gün son çare olarak diğer vatandaşlar gibi Polis “155” hattını aradım ve durumu bildirdim.

Dün 14.30 – 15.00 dolaylarında yaptım bu aramayı ve ilgili memura kendimi de tanıttım, sağolsun ilgilendi, amirlerine bildireceğini söyledi ve ben de ona;

Bu konuşmamız kayıt altında olduğu için üzerine basarak söylüyorum;

Orada Tanrı göstermesin birileri canını kaybedecek olursa, bu ışıkları tamir etmeyenleri sorumlu tutup, gerekeni yapın” dedim...

“Hatta daha şimdiden gidip, neden tamir için gelmedikleri konusunda ifadelerini alın, çünkü bu durum vatandaşa karşı sorumluluklarını yerine getirmeme anlamına geliyor” diye de ekledim.

Ondan sonra ne oldu bilmiyorum ama geçtiğimiz gün Polis’in Karayolları Dairesi’ne, büyük bir tehdit içeren Zeytinlik kavşağındaki trafik ışıklarının çalışmadığını bir yazı ile bildirdiğini de ayrıca öğrendim.

Ve hala o ışıklar bozuk...

...

Daha bunun gibi aksayan, ihmal edilen ve yerine getirilmediği takdirde bedeli insan canı da dahil olmak üzere çok ağır olabilecek olan birtakım görevler orada yerine getirilmek üzere duruyor.

İşte bu hükümet, bunların üzerine süratle ve tavizsiz giderek, gerekirse en sert tedbirleri almakla mükelleftir herşeyden önce...

İlgili Bakan da gerekirse bugün mesaiye bu konuyla başlamalı, Zeytinlik kavşağında ölüm tehdidi içeren trafik sinyalizasyonunun neden tamir edilmediğinin hesabını sormalıdır.

Sormazsa da, bizzat Başbakan ondan sormalıdır...

...

Gerçekten kolay gelsin Sibel Hanım...

Bu ülkedeki statüko devletin omurgasını öylesine teslim almış, devlet mekanizmalarını öylesine hantal ve duyarsız hale getirmiş ki;

Statüko içinde küçük statüko kaleleriyle uğraşmak zorunda kalacaksınız.

Bunları 45 gün içinde köklü bir şekilde sallamak mümkün olmasa da, otoritenizi kullanarak vatandaş yararına birtakım olumlu gelişmeler sağlayabilir, duruma çekidüzen verebilirsiniz.

Bu arada hükümete destek veren birtakım siyasi unsurlar arasında güvenmediklerimiz de olacaktır ama...

Biz size güveniyoruz ve vatandaşın günlük yaşamını kolaylaştıracak önlemleri süratle alacağınıza da inanıyoruz.