Ana mualefet partisi CTP’de bir huzursuzluktur gidiyor. CTP artık eski CTP olmaktan çıktı. Hal böyle olunca da CTP’de eskiyi arayanlar eskiyi bulamayınca, ister istemez huzursuz oluyorlar. CTP’de özellikle parti tabanı eski günleri arar oldu. Eski günler derken, CTP’nin sokaktaki gücünü geçmişte olduğu gibi görmek ister. Üstelik de hükümette hata üstüne hata yapan bir partinin karşısında etkisiz vaziyette duran bir CTP’nin partinin yapısına ters gelmektedir.

Partinin genel anlamdaki yapısı birlik ve mücadeleyi korurken, sokakta eylemleri ile mizajı olan bir partiden yoksun bir görünüm içerisindedir. CTP’deki huzursuzluk parti tabanında hissedilirken, tavanda da bir şekilde etksizi olduğu ve eski günlere dönmenin özlemi içerisinde görünmektedir. Bazı çevrelere göre; CTP artık eskisi gibi olamayacak. Eski gücünü kaybetti, yapılan yanlışlar telafi edilemeyecek boyutta olduğu için CTP’de bundan sonraki süreçte alternatif olma gibi bir parti görünümü yok.

Kısacası; Özkan Yorgancıoğlu başkanlığındaki CTP kendini artık sokakta hissettiremeyecek. Eylemlerle güçlü olan bir parti kendini pasif olarak hissettirdiği müddetçe eski gücüne sahip olamaz. CTP’de artık sorun bu... Bundan sonra bu görünümünü bertaraf etmek için ne yapar bilemeyiz ancak görünen şu ki CTP artık bitmiştir. Alternatif olamayacak bir pozisyonda.  

TOKEL,TAÇOY VE KAMİL SAĞLAM DURUYORLAR

UBP’de her ne kadar da ipler artık Başbakan İrsen Küçük’ün elindedir görünümü varsa da Başbakan İrsen Küçük’e karşı bayrak açanlar bir elin parmak sayısı kadar az olsa da dik duruşlarından hiç ödün vermiyorlar. UBP’de hükümetin icraatlarından huzursuz olanların sayısı hayli çok. Ancak birçok kişi çıkarlarından dolayı bunu dışa vuramaz ama vuranlar da yok değil. Kabinenin değişiminden sonra UBP’deki mualif milletvekilleri gerçek anlamda üç milletvekilini geçmiyor. Hani geçmişte Zorlu Töre, Ergün Serdaroğlu, Mehmet Tancer ve Nejdet Numan vardı ya; onlar artık yok. Dirayetli bir şekilde parti içerisinde dik durabilen sadece üç milletvekili bulunuyor. İlkay Kamil, Türkay Tokel ve Hasan Taçoy. Bu isimler açık açık parti içerisinde hükümetin yanlış icraatlarına karşı bayrak açarken, parti içerisinde icraatlardan rahatsız olup da kendini göstermeyen milletvekilleri de var ama Tokel, Taçoy ve Kamil şu anda UBP’de Başbakan’a karşı dik durabilen üç milletvekili. 

TÖRE VADİLİ’DE İYİ KARŞILANDI

UBP Lefkoşa Milletvekili Zorlu Töre, önceki gün Vadili’ye ziyarete gitti. Özellikle belediye başkanı ve UBP’liler tarafından karşılandı.Buda şunu gösteriyor ki; UBP’de hükümete karşı tepki olsa da belli ki bazı milletvekillerine karşı sevgi ve saygı hala daha sürüyor. Zorlu Töre’ye karşı gözlerden kaçmayan bu sevgi ve saygı Garga’larımızın da dikkatini çekti. Ne diyelim Allah muhabbetlerini artırsın...

TANCER İKİ ARADA BİR DEREDE

UBP Girne Milletvekili Mehmet Tancer adeta iki arada bir derede kaldı. UBP’nin Girne milletvekilleri resmen ikiye ayrıldılar. Bir tarafta Ünal Üstel, Hasan Bozer ve yanlarında Alsancak belediye başkanı Yücel Atakara ile Lapta Belediye Başkanı Fuat Namsoy. Bu grup Baf’lıların grubu olarak adlandırılırken, diğer tarafta da İlkay Kamil, Ergün Serdaroğlu ve Nejdet Numan. Bu da Evdim’lilerin grubu... İki grup arasında herhangi bir kavga yok ancak iki gruba ayrıldıkları da bilinen bir gerçek. İcraatta olanlarla olmayanlar. Ama gelin görün ki iki grup arasında istenmeyen bir de sonradan UBP’li olan Girne Milletvekili Mehmet Tancer var. Tancer bunun farkında ve o da çareyi Başbakan’la iyi gitmekte buldu. Bilmem dikkatinizi çekiyor mu Tancer son zamanlarda hep Başbakan’ın yanında görünüyor.

BAFRA'DAKİ SU SORUNU ORUN’UN SORUNU MU?

Geçtiğimiz günlerde Garga sütunlarından sizlere Bafra denizden su arıtma tesii ile ilgili haberimiz vardı. Haberimiz diğer yayın kuruluşlarının da haberleri arasına girdi. Girdi girmesine, susuzluğu duymayan da kalmadı. 20’ye yakın köyün musluklarından su akmıyor. Susuzluğun bu yaz sıcaklarında ne olduğunu susuz kalan bilir.

Garga’larımızı bu bölgede iyileşmeye yönelik olarak bir gelişme var mı diye bölgeye saldık. Halkın böylesine dolu, böylesine yüksek sesle konuşmaya başlaması olayın vahametini ortaya koyuyor.
İskele belediye başkanı Halil Orun nerdeyse Bafra’yı mesken tutmuş. Sürekli olarak tesisi takip altına almış ve sorunun çözümü için büyük çaba harcıyormuş. Bölge halkı Mehmetçik belediyesine bağlı olan köylere halkın deyimi ile "bir maşrappa" su desteği sağlamazken, İskele’den Halil Orun'un tabiri caiz ise yılanların içinde soruna çözüm araması takdirle karşılanıyormuş.
Gerçi aldığımız duyumlar ve bize ulaşan bilgiler hiç de halka aktarıldığı gibi değil. Sorun ne arıza ne de başka birşey. Sorun İsrail’li şirkete ödemelerin düzgün yapılmaması ve çok gecikmesinden kaynaklanıyor. Garga’larımızın tespitleri arasında ödemlerin yapılmaması durumunda tesisin üretime ara verebileceği yönünde.

Bölge halkının diğer bir tepkisi de az miktarda üretilen suyun tümünün de Bafra’daki iki büyük otele verilmesi. Halk kendi ülkesinde bir damla suya muhtaç yaşamaya mahkum edilirken tesislerde hiçbir tedbir almadan tasaruf yapmadan suyun park ve bahçelere harcanması halkın büyük tepkisine neden oluyor.

 

MESAJI OLAN ALSIN

Sn. Faiz SUCUOĞLU; Garga bunu nereden duydu da yazdı deme. Bu işi eğer iki kişi biliyorsa sır olmaktan çıkar. Gördüğün gibi imzadan sonra senin yapmış olduğun yorum bile ta buralarda bile yankılandı. Aman dikkat et yerin kulağı var.

Sn.Ahmet ETİ; Çoktandır Bürüksel’e gidemedim diye bunalıma girdin. Hepsini bıraktın da şimdi Mağusa’daki Eski Eserler ve Müzeler Dairesi müdürü Enver Gorsay’a taktın. Bir kere şunu bilmelisin ki; Yeni müdür eskisinden daha çalışkan, Mağusa’da yıllardır yapılmayanlara el attı. O bakımdan; ne olur ona zarar verme. Yakında Bürüksel’e gittiğinde bu yaptıklarına sende güleceksin.

Sn.Derviş Ata TAHİROĞLU; Türkiye Cumhuriyeti Devlet Bakanı ve Başbakan yardımcısı ayrıca Kıbrıs işlerinden de sorumlu Bakan olan Beşir Atalay için söylediklerin UBP’de yankı yaptı. Bir Devlet Bakanı için bu kadar çok koruma, araç  gerekmez demiştin. Bana sorarsan yerden göğe kadar haklısın ama bazı UBP’liler seni rakip gördükleri için bu söylemini yıpratıcı olarak dillendiriyorlar. Demek ki; parti içerisinde güçlü olduğunu gösteriyor. Yürü de korkma...

Sn.Hüseyin ÖZGÜRGÜN; Parti içerisinde Başbakan’dan yana net olarak tavrını koyan ilk bakan sensin. Arkadaşlar soruyorlar; acaba buna neden gerek duydun? diye. Ortada fol yok yumurta yokken buna neden duydun?

Sn.Çağrı SUYOLCU; Bizim gezegende de artık adından söz ettiren bir kırtasiye mağazası var. Gaileyi diğer gezegenler çeksin.

Sn.Hasan SERTOĞLU; Çullisine oynanacak olan bir lig için 11 milyon 620 bin TL harcanacak. Eğer bu paranın yarısı bile gençlerin spor yapmasına harcansa toplumun daha çok faydasına olurdu. Tesisleşme veya alt yapı hizmeti olarak gençliğe yönelik atılacak her adım çullisine oynanacak ligden daha çok önem arz eder.

Sn.Kudret ÖZERSAY; Çok akıllı ve çalışkan olduğunuz bir kez daha ortaya çıkmıştır. Özgürgün’ün size yönelik yapmış olduğu eleştiri bunu gösteriyor. Geleceğin Dışişleri Bakanı olacağınızdan korkuyorlar. Sizi eleştirenler size ne kadar çok katkı yaptıklarının farkında bile değiller. Yat kalk Özgürgün’e dua et. Seni bir anda yıldız yaptığı için.

Sn.Ahmet BAĞZIBAĞLI; Gelin bu kulüpçülük tarihinde bir ilke imza atın. Metehan Spor Kulübü’nün rakı gecesinde kulübünüze yapılan bağışlar hakkında kamuoyuna bilgi verin. Bir basın açıklaması yapın. Hangi işadamı veya hangi kişiler kulübe ne yardım yaptı herkes bilsin. Tabi bir de elde edilen gelirden dolayı kulübün yapacağı hizmetlere bir açıklık getirin. Bildiğim kadarı ile siz tesisleşmeye önem veren ve gençliği düşünen bir kulüpsünüz.

Sn.Mehmet TANCER; Gördüğüm kadarı ile doğrusunu yapıyorsun. Senin bu saatten sonra sadece Başbakan ile ilişkin olabilir. Başbakan’la ilişkini sürdür çünkü Girne’deki milletvekilleri seni istemiyor.

Sn.Zorlu TÖRE; Vadili köyü ile bağlantın nedir? bilemiyoruz ama Vadili’de aslanlar gibi karşılandığını duyduk. Hatta Garga’larımız bile merak edip bu konuda bize haber yaptırdı. Bir insanın sevilmesi ne kadar güzel birşey değil mi?

Sn.Kansu AKSU; Karadenizliler’in gününde aktif olman gözlerden kaçmadı. Karadenizli’ye de bu yakışır değil mi?

Sn.Kadri FELLAHOĞLU; Küçük Kaymaklı’nın mağlup olmasına üzülme. Çullisine kendi aramızda oyanan bu maçlar andırez oynamaktan farksız. Bilmem anlatabiliyor muyum?