Karakuş ÖZ Yazdı...
Toplumların en temel yapı taşlarından biri olan fikir özgürlüğü, özellikle köşe yazarları dünyasında, kalem sahipleri için hem bir nefes hem de bir mücadele alanıdır. Ne yazık ki, dijital çağın getirdiği hız ve yüzeysellik, düşünceye karşı sabrı törpülemiş, anlayışın yerini aceleciliğe bırakmıştır. Bir yazarın ya da düşünce insanının, üretimini dahi tam anlamıyla incelemeden, yalnızca bir cümlesi ya da parçası üzerinden linç edilmesinin ne kadar yıkıcı ve yüzeysel bir davranış olduğunu ne yazık ki her geçen gün görüyoruz.
Bir kere okumadan konuşmak, fikrî tembelliğin tezahürü “Okumadan konuşmak, çalmadan oynamaya benzer.” Bu benzetme, toplumda giderek yaygınlaşan bir alışkanlığı acı bir gerçeklikle önümüze seriyor. Eleştirinin bilgiye değil, tepkiye dayalı oluşu.
Bir yazar, düşüncelerini uzun bir emek süreciyle kaleme alırken; okurdan, en azından o düşünceleri anlamaya çalışma çabası bekler. Oysa günümüzde pek çok kişi, sadece bir başlıktan ya da sosyal medyada dolaşan bir alıntıdan yola çıkarak infial yaratmakta, fikirleri bağlamından kopararak yargılamaktadır.
Aslında bana göre linç kültürü, modern cadı avıdır. Kalemdaşıma yapılan linç, modern çağın cadı avı gibidir. Sosyal medya, bir meydan gibi kullanılmakta; neyin doğru, neyin bağlam dışı olduğu araştırılmadan kalem sahipleri hedef gösterilmemlidir. Bu durum, sadece yazarı değil, düşünsel üretimi de baskı altına alıyor. Yazarlar artık cesaretle değil, korkuyla yazar hale gelmektedir.
Tekrar söylüyorum daha iyi anlaşılması bakımımdan. Kalemdaşımıza yapılan linç, sadece bir bireyin değil, bir düşünce ikliminin de saldırıya uğramasıdır. Eleştiri bir haktır, evet; ama bu hak, bilgiyle donanmadıkça bir zulme dönüşüyor. Bu yüzden, en çok ihtiyacımız olan şey, anlama kültürünü yeniden inşa etmektir. Her fikir, bağlamında değerlendirilmelidir. Her metin, bir bütün olarak ele alınmalıdır.
Bir kalemdaşımıza yapılan linç karşısında sessiz kalmak, yarının düşünce özgürlüğüne vurulan zincirleri kabullenmek demektir. Okumadan konuşmak, çalmadan oynamak gibidir; hem anlamsızdır, hem de adaletsiz. Bu yüzden, kalem sahiplerini savunmak, sadece bir yazarı değil, düşünce özgürlüğünü savunmaktır.
BURADAN GENEL YAYIN YÖNETMENİM SEVGİLİ
ÇİĞDEM AYDIN’A…
HER ZAMAN Kİ GİBİ YERİNDE VE ZAMANINDA CEVAP VERMEKTE GEÇ KALMADIĞI İÇİN TEŞEKKÜRLERİMİ SUNARIM.
SEVGİLİ KALEMDAŞIM
BAHAR SANCAR’A DA CESUR KALEMİNDEN DOLAYI TEŞEKKÜR EDERİM…